Panik atak

Odaya girerken de konuşurken de çok telaşlı olan N. K, az önce iş yerindeyken geçirdiği ani ataktan bahsediyordu. Hem korkmuş hem de çaresizdi. Bu iş iki yıldır başımda diyerek anlatmaya başladı:
“Tam sınıfta ders anlatıyorum, bakıyorum ki başlamış. Artık her an geliyor, nasıl olduğunu anlamıyorum. Şiddetli korku hissediyorum. Çok fazla kaygı duyuyum, bunaltı karışıyor işe. Kalbimde şiddetli bir sancı, sanki yerinden çıkacakmış gibi. Nefesim daralıyor, boğazımdan canım çıkıyormuş gibi hissediyorum. Öyle bir an geliyor ki açık pencere varsa atayım kendimi de kurtulayım diye düşünüyorum. Ve bundan da korkuyorum. Yaparsam diye. Karnımdaki ağrı da çok tuhaf. Son iki nöbete de bulantı eklendi. Derin nefes alamıyorum gibi geliyor, hava yetmiyor bana.”
Anlatırken bile zorlanan öğretmen hanım, zor durumda olduğunu, çaresiz kaldığını ve bu nöbetlerin yaşam kalitesini düşürdüğünü, işinde ve ev hayatında zor anlar yaşadığını anlattı.
Bir iki kere gittiği hastanede kendisine ‘panik atak’ teşhisi konmuş, ilaç tedavisine başlanmış. Fakat ilaçlar da onda uyku hali, kendini ifade edememe, çöküntü hissine neden olmuş. Çünkü ilaç kullanmak istemiyor ve bu korku halinden de bir an önce kurtulmak istiyorum diyor.
Panik atak, toplumda sık görülen bir sağlık sorunu, son zamanlarda daha bir adından söz edilir oldu. Yoğun hayat stresi, koşturmacanın içinde bunalan insanın belki de vücudu bu şekilde tepki veriyor. Aniden ortaya çıkan ataklar, korku ve şiddetli kaygı insanı çaresiz bırakıyor. Sanki çok kötü bir şey olacakmış hissini yaşayan kişi, bir an önce atağın olduğu yerden kaçıp uzaklaşmak ister ve çoğu kez de hastane ya da doktor gördüğünde rahatlama olur, kendini daha güvende hisseder. Ama yaşadığı o korkunç tablo kendine, zihnine işlenir. Tekrar olmasından hep korkar, tedirgin yaşamaya başlar. Bazen bazı hastalarda gerçek dışılık da görülebilir. Olaylar panik yaşandığında sanki bir sis perdesinin gerisinden algılanır, cisimler küçülür, her şey bulanıklaşır veya kendi benliğinden ayrılma duygusunu yaşar. Kendini hissedememe, kendine yabancılaşma durumu oluşur. Yine panik anında kendini kaybedeceği, çıldıracağı korkusu vardır. Kendine ve çocuklarına, çevreye zarar vereceğinden kaygılanır, korkar. Ölüm korkusunu tüm benliğinde hisseder ve “yolun sonu, yaşamım buraya kadarmış.” Duygusunu tadar. İyice de yorgun düşer.
Belitileri çoğaltıp yazabilirim elbette ama biliyoruz ki her kişi apayrı bir dünya. Her insan bir kitap misali. Hepimizin derdi, düşüncesi, sıkıntısı, yaşadığı farklı. Ve atağı da ona göre değişim gösterebilir.
Peki akupunktur panik atakta ne işe yarar? Ya da işe yarar mı, fayda gösterir mi. Kişide yaşam kalitesini yükseltir mi? Diye soracak olursanız cevabımız ‘evet’ olacaktır. Hem de yüz güldüren bir evet. Oldukça etkili olduğunu söyleyebiliriz. Zaten akupunktur psikoloji kökenli hastalıklarda olduğu gibi panik atak da çok başarılıdır. Panik atak yaşayan kişilerde korku, kaygı ve endişe yönünde bozulmuş olan dengeyi yerine getirmek üzere çalışır. Bu etkiyi oluşturabilmek için vücuttaki kimyasalların kandaki seviyelerini dengeleyerek, vücudun mutluluk ve haz alma sisteminin parçası olan endorfin ve serotonin gibi hormonların seviyesini arttırır. Aynı antidepresanların yaptığı etkiye benzer işlev görür. Ve stresle baş etmesini kolaylaştıracak olan kortizol maddesini salgılatır.
En az 10 seans devam etmeli, ve bu arada akupunktur yapan hekim konuşma terapisi ile hastasını desteklemelidir.
Tedavi sonrası arada bir seanslar tekrarlanır ki vücudun dengesi toparlansın.
Aralıklar önce on beş gün, üç hafta sonra da ayda bir olmalıdır.Yüzünüzün gülmesi, endişenizin hayatından çıkması dileğiyle,
Unutmayın bir endişeli anne ya da baba bin endişeli çocuk ve gelecek demektir.
Geleceğe ümitle bakabilmek dileğiyle.
Son yorumlar